17 Ekim 2014 Cuma

Amacsizca Yol Almak...

Son bir kac gundur keyfim cok yerinde. Ne yalnizligim umrumda ne de yasadiklarim… Baya su ana odakliyim.  Tezim bitmek uzere, bunca olan seye ragmen iyi toparladim. Ben bir is cabuk olsun bitsin isterim. Uzadiginda bir fenalik basar bana. Yapasim gelmez, elime yuzume bulastiririm. Tez konusunda da elimi cabuk tuttum. Bir kac ince ayrinti kaldi onu da en sona biraktim. Simdi uzun zamandir yapmak istedigim bir seyi yapmaya karar veriyorum. Bir road trip… Meshur California Highway 1 uzerinden San Francisco’dan guneye dogru inecegim arabayla. Kendi arabam yerine ustu acik bir jip kiralayip cikmayi planliyorum. Karar verdigim gun valizimi hazirliyorum. Arabayi ayarliyorum ve aksamustu yola cikiyorum. Ilk duragim Carmel… Yol ustunde bir motelde kaliyorum. Kahvaltiyi pastaneden aldigim bagel ve kahveyle okyanusun kenarinda kumlarin ustunde yapiyorum. Nefis bir gun… Isil isil… Hafif bir ruzgar… Carmel adi kadar alimli ve guzel. Bir nevi sahil kasabasi ama fazlasiyla elit. Biraz sahilde yuruyup dev dalgalarda sorf yapanlari izliyorum. Sonra ayagimin kumuyla yola devam ediyorum. Okyanus manzarali ucurumun kenarinda ruzgar saclarimi savuruyor. Araba kullanmayi hep sevmisimdir ama bu bambaska. Bu yolda araba kullanmak tam anlamiyla hayattan kopariyor insani. Bir filmin parcasi oluveriyorsunuz. Yol uzerinde muhtesem manzarayi izlemek icin seyir alanlari var. Ucsuz bucaksiz okyanusa baktiginizda dunyanin yuvarlanisini gorur gibi oluyorsunuz. Ilerlerde dingin gozuken okyanus kiyiya dogru hircinlasiyor ve kayaliklara cilgincasina vuruyor. Ara ara sis basiyor. Bulutlar kapliyor. Bambaska guzellikler ortaya cikiyor. Bu yolda olan herkes bu yolda olmak icin burda. Kimsenin yetsime cabasi yok. Ayni insanlarla surekli olarak seyir teraslarinda denk geliyoruz. Arabalrin cogu ustu acik. Bu insanlarla ortak bir ruhu tasiyoruz, onun icin herkes birbirine gulumsuyor. Bir daha hic gormeyecegimiz insanlarla tanisikmisiz gibi mutluluk icinde selamlasiyoruz. Engin’e bir gun durumumuzdan yana dert yanmistim. Bosuna kurek cektigimizi, suya yazdigimizi soylemistim. Her zaman ki beni ikna edici bir sey soylemisti.

‘ Bazen sadece amacsizca yol alirsin gittigin yerin onemi yoktur. Yolculugun kendisinden keyif alirsin’

O zaman cok etkilenmistim bu sozden. Engin’le yolculugun kendisinden keyif aliyordum ben. Ayni su an oldugu gibi. Arabalardan hep ciftler iniyor. Muhtesem manzarayi gorunce birbirlerine sarilip opusuyorlar. Bir mutlulugu, guzelligi paylasmak bu. Uzuluyorum yetim cocuklar gibi. Kafami cevirip okyanusa bakiyorum. Ruzgar saclarimi okusuyor. Kayaliga carpan dalganin bir damlasi yanagimi opuyor. Mutlu oluyorum. Engin burda olsun istiyorum. Tam surada yanimda. Koluyla sarmalasin sacma sapan bir sey soylesin beni guldursun. Sonra kendinde gulsun pis pis. Araba da sarki kavgasi yapalim. O bana benim tanimadigim sarkicilari soylesin, sonra bilmedigim icin beni cahillikle suclasin. Ben onun yasiyla dalga geceyim. Butun gun cennetin her kose basinda durup burda oldugum icin sukrederek geciyor. Aksam oldugunda Santa Barbara yakinlarinda bir benzin istasyonunda duruyorum. Santa Barbara’ya gidip gitmeme konusunda tedirginim. Burasi Emre’yle evlenmeyi planladigimiz sehir. Kalbim kaldirmayabilir. Sonra gecmis gecmis de kaldi diye dusunuyorum ve yola devam ediyorum. Santa Barbara’da bir motelde kendime bir oda buluyorum. Annemi ariyorum.

-        Annem napiyosun?
-        Iyiyim kuzum sen nasilsin?
-        Iyiyim bende. Araba kiraladim bir tane cok cici. Onunla sahil seridinden guneye iniyorum. Dun orda geceyken kac kere aradim seni ama merak ettim.
-        Evet sey, musait degildim pek.
-        Gece gece ne isin vardi anne o kadar
-        Nasilsa duyacaksin bari yalan soylemeyim. Emre sozlendi dun gece. Biliyorsun babani oz amcasiymis gibi seviyor, sayiyor. Bizi de davet ettiler gittik
-        Anladim, ben yorgunum. Sonra konusuruz yine

Su hale bak ya… Babami oz amcasi gibi severmis sayarmis. Peh… peh… Ben burda tek basima dunyanin bir ucunda yillardir Emreyle olmak icin  hayalini kurdugum yerlere geleyim, onlar orda soz, nisan yapsinlar. Ah ben kendimi nereler koyayim nerelere gideyim. Boyun posun devrilsin Emre. Disari cikip bir market buluyorum. Sabaha kadar yetecek alkol stoklayip geri donuyorum. Sabaha kadar iciyorum, iciyorum. Sabahin ilk isiklarinda sahile dogru yuruyorum. Kiyafetlerimle okyanusa dogru gidiyorum. Soguk ne demek buz gibi su. Dalgalar hircin ama kimin umrunda. Amacsizca suyun icindeyim. Dalgalar beni kiyiya vuruyor, sonra okyanus geri cekiyor. Hirpalandikca hirpalaniyorum. En sonunda kendimi kumlarin uzerine atiyorum. Usumeye basliyorum. Basim donuyor. Midem bulaniyor. Gozumu simsiki kapatiyorum. Cok gecmeden tepemde dikilmis iki polis beliriyor.

-        Hey! Iyimisiniz?
-        Iyiyim
-        Burden oyle gozukmuyor
-        Yok iyiyim ben. Sadece biraz uzgunum ve biraz ictim. Sonra da yuzmek istedim
-        Burda mi yasiyorsunuz?
-        San Francisco’da yasiyorum. Turk’um. Su ilerdeki motelde kaliyorum.
-        Tamam madem iyisiniz. Kalkin ve otelinize gidin. Yoksa sizing icin iyi olmaz

Kalkip otele dogru yuruyorum. Arkamdan beni takip ediyorlar. Motelin icine kadar giriyorlar. Resepsiyonla konusuyorlar. Odaya girdigimde kendimi sicak dusun altina sokuyorum. Isiniyorum. Ustumu iyice giyinip yola koyuluyorum. Kafam kazan gibi. Yorgunum, cok yorgunum ama yola devam etmek istiyorum. Hatta kosmak istiyorum. Simdi cok daha amacsizca yol aliyorum. Engin’e daha da ihtiyacim var. 

2 yorum:

  1. Yazılarını okumayı özlediğimi hissettim birden :)

    ‘ Bazen sadece amacsizca yol alirsin gittigin yerin onemi yoktur. Yolculugun kendisinden keyif alirsin’ amaçsızca yol almak gerek kimi zaman...

    YanıtlaSil
  2. Yorumlarin beni motive ediyor Elsa, cok tesekkurler... Bir suredir dogum sancisi yasiyor, amacsizca yol aliyorum. Bakalim bir seyler cikacak yakinda ;)

    YanıtlaSil