Odamdan disari cikmiyorum. Pismanlik
hissetmeye calisiyorum. Bir tek mektubu kitabin arasina koydugum icin pismanim.
‘Keske daha iyi saklasaydim’ diyorum. Engin’le yasadigim onca guzel vakitten
pisman olmak mumkun degil benim icin. Hayatimin en keyifli gunlerini gecirdim
ben onunla. Gercekten olmak istedigim kadin oldum onunla ben. Bundan pismanlik
duymam cok zor. Yasananlardan dolayi cok uzgunum. Kardesimden duyduklarimdan,
onun yuzundeki ifadeden dolayi cok ama cok uzgunum. Pisman degilim. Yine olsa
eminim ki yine ayni hatayi yapardim ama utaniyorum. Utanc duygusu var. Yercekimi
daha da guclu sanki bugunlerde beni sonsuza kadar bu utancla dunyada tutacakmis
gibi. Basimi onumden pek ayiramiyorum. Gunler uzadi bir de. Gecmiyor saatler.
Hani agir agir aci cektirmek istiyor sanki akreple yelkovan. Erdem konusmuyor. Sessizligiyle
boguyor beni. Keyifli keyifli Enis’le konusuyor telefonda. Telefonu kapattiginda
derin bir nefes aliyor. Aklina geliyor ablasinin yaptigi. Ne kadar sonra
bilmiyorum, kapim aciliyor.
‘Seni anlamiyorum ve anlamayacagim
zaten anlamak da istemem. Senin icin tek bir sey yapabilirim. Unuturum bunu.
Unutucam abla. Bu mektubu yok sayiyorum. Sen bundan sonra ne yaparsin? Nasil
hareket edersin, bilmem. Ben senin yuzune bakabilmek istiyorum, onun icin
unutucam’
Dizlerimi karnima cekmis
oturuyorum. Basim dizlerimin arasinda. Nemli gozlerim yukarida Erdem’e bakiyor.
Iyi mi soyledi kotu mu, onu dusunuyorum. Hic bir sey soyleyemiyorum. Oylece
duruyor kapida. Benden bir hareket bekliyor. Bulamiyorum. Ne demeli, ne yapmali
bilemiyorum. Agliyorum sadece. Erdem oylece duruyor. Basini duvara yasliyor.
Gozlerini kapatiyor. Sanki kardesim degil de bir yabanci var orda. Hic bir
sicaklik hissedemiyorum. Bosluk da kaybolup gidicem sanki. Dustugumu
hissediyorum. Bir anda kendimi tutamiyorum.
‘Erdem nolur bana saril’
Erdem yavas yavas yanima geliyor.
O kadar isteksiz geliyor ki soyledigime pisman oluyorum. Sarildiginda tekrar
kardes oldugumuzu hatirliyoruz. Oyle kuvvetli sarliyorum ki Erdem kayitsiz
kalamiyor. Saclarimi oksamaya basliyor. Kelimelere ihtiyacimiz yok. Sarilmak
yetiyor. Kollarimizi gevsetiyoruz. Kafami cevirip yuzune bakamiyorum ama
mutluyum. Icim isiniyor resmen. Yuzune bakmadan kollarindan ayrilip dizine
yatiyorum. Erdem sirtini yatagin basligina yasliyor. Bir mudet sonra telefonunu
cikartip oyalanmaya basliyor. Ben Erdem’in ne dusundugunu kestirmeye basliyorum
ama eminim bir sey dusunmuyordur. Erdem soyleyecegini soyler ve gerisini
dusunmez. Kafasi rahat bir adamdir. Zaten az once soyledikleri de oldukca
netti. Muzik aciyor. Turkce bir radyo kanali. MFO’den ‘Benim Hala Umudum Var’
caliyor.
‘Guzel gunler… Bizi
bekler… Eyvallah dersin olur biter. Boynum bukuk onumde, aglasam sessizce. Su
garip gonlum af olur mu? Bu firtina durulur mu? Benden adam olur mu?’
Ne guzel sarki… Nasil da anlamli…
Nasil da bilge bir ruh hali… MFO gelmis gecmis en iyi muzik grubudur Turkiye’de.
Her derde deva sarkilari vardir. Nasil da bir anne sevkatiyle okusuyor
ruhumuzun saclarini…
Merhamet onemli bir duygu. Hata
yapsan da birini istemeden acitsan da o merhamet duygusu oldugu surece yaptigin
hatanin dibini goremiyorsun. Engin’deki en parlak ozelliklerden biri merhamet…
Yaptigi hatalarin farkinda sucluluk duygusu var. Merhametinden cekip gidemiyor.
Karsinda kirilgan bir kadin var. Yillarin hayat arkadasligi var. Aldatarak
merhametini de aldatiyor ama ondan kopamiyor. ‘Ben birakirsam biter o. Kendini
toplayamaz. Bir suru kayip yasadi, sadece bana tutundu. Bende gidersem ayaga
kalkamaz’ demisti bir gun. Simdi bir adam bunu dusunuyor ve soyluyorsa
karsidaki o kadar zayif olmasa da adama boyle hissettirmis demektir. Engin
zaman zaman bencillesen uzerinde bir yuk, sorumluluk gibi duran karisini
tasimaktan yorulan ve kacacak yer ariyan bir adam. Bir taraftan da karisini bir
turlu birakamayan ona asiri bir baglilik hisseden bir adam. Olay ‘ madem
sevmiyor ve aldatiyor, o zaman ayrilsin’ mantigindan daha komplike. Bunlar
Engin’in veya benim yaptiklarimi mesrulastirmaz tabiki ama hic bir sey
gorundugu kadar acimasiz ve asaglik degil. Bir adam yillarca baska bir kadini sadece
onunla sohbet edebilmek icin caba sarfediyorsa adam kadar karisinda da hata
vardir.
Evlendikten sonra buyusu bozulan
asklar… Birbirine ozel alan birakmamak… Bir tarafa fazla sorumluluk yuklemek…
Birey olmayi unutmak… Arkadas olamamak… Saygiyi
yitirmek… Karsindakine ezberden yaklasmak… Gercekten dinlememek…
Gercekten konusmamak… Engin’in soyledigi bir seyi hatirliyorum ‘Bir tek senin
yaninda kendim olabiliyorum. Arkasini onunu dusunmeden dumduz konusuyorum’ Evet
bu dogru cunku ben ona yargisiz yaklasiyorum. Onu kaliba sokma gibi bir derdim
yok. Hic bir sorumluluk yuklemiyorum, hic bir sorumluluk almiyorum. Ikimizde
birer bireyiz. Sadece o ani paylasiyoruz. Insanin evlilik de ihtiyaci olan
duygu tam olarak bu. Basarabilmek ne kadar mumkun bilmiyorum, daha once hic
evlenmedim ama Engin’in evliliginden bunu ogrendim.
Simdi bir anda aklima geldi ‘aldatan
aldanirmis…’ Peki oyle olsun!