3 Kasım 2014 Pazartesi

Nobet

Engin’i hayatimdan cikarmak istedikce daha da yakinlasiyoruz sanki. Bu durum beni korkutuyor. Erdem surekli Engin’in ne kadar rezil bir adam oldugundan bahsediyor. Sebepleri ise benim icin bir anlam ifade etmiyor. Ben onun icini biliyorum. Karisini aldatan rezil bir adam olsa da… O boyle olsun istemezdi. Bunun vicdan azabini cektigini, kendini kotu hissttigini biliyorum. Hepimizin yapmamiz gereken ama yaptigimiz seyler vardir.

Mutfak alisverisi yaptiktan sonra eve donuyorum elim kolum dolu. Markette baslayan bas agrim. Arabada artiyor. Eve vardigimda posetleri kollarima geciriyorum. Sol kolum hissiz… Hic bir sekilde kuvveti yok. Merdivenleri cikarken on basamak yuz basamak gibi geliyor. Kapiya vuruyorum. Erdem soylene soylene kapiyi aciyor. Oylece yigilip kaliyorum yere. Gozumu actigimda Erdem gozunu kirpmadan bana bakiyor. Yatagimin kenarina ilisik oturuyor.
‘Hani gecmisti, ilaclar iyi gelmisti abla?’
‘Buraya geldigimden beri ilk defa oluyor, gercekten…’
‘Ya ben olmasaydim?’
‘Burdasin ama’

Kolum hala hissiz ve cok zayif. Kalkiyorum ve dusa giriyorum. Kapiyi kitlemiyorum. Erdem kapinin onunde beni bekliyor. Gozumu kapatmiyorum. Ilik bird us alip cikiyorum. Basimin agrisi geciyor yavas yavas ama aptal gibiyim. Basima sert bir seyle vurulmus gibi sersem… Ben ustumu giyerken Erdem bir seyler hazirlamaya koyuluyor. Mutfaga gidip ona yardim etmeye basliyorum. Yasli teyzeler gibi yavas yavas yuruyor, hareket ediyorum. Hizli bir sey yaparsam kirilcakmisim gibi hissediyorum. Bardak almak icin dolaba uzaniyorum. Her iki elimle birer tane bardak aliyorum. Sol elim bardagin agirligini kaldiramiyor ve bardak elimden kayip dusuyor. Aglamaya basliyorum. Erdem omuzumdan tutup beni sandalyeye oturtuyor. Yeri temizliyor. Bir seyler yiyoruz. Hic konusmuyoruz. Erdem o aksam icmiyor. Ben erkenden yatagima gidiyorum. Erdem icerde butun sessizligiyle oturuyor.


Bu herkesin bildigi migren agrisi aslinda. Sadece benim vucudum asiri tepkiler veriyor bu bas agrisina. Oylesine siddetli agrilar yasiyorum ki midem bulaniyor, kusuyorum. Basim donuyor, bayiliyorum. Ensemden sinirler cekiliyor, kolumu hissetmiyorum. Bir keresinde tek basima otel odasindaydim. Bas agrima iyi gelecegini dusunerek dusa girmistim. Bir anda basim dondu, dengemi kaybettim. Tutunmaya calisirken kuvetten disari dogru kayip yere dustum. Kaburgalarim kuvetin kenarina denk gelmisti bir kac saniye nefes alamadim. Basimi cok sert yere carpmistim. Gozum karardi. Bayilmamistim ama aci cekiyordum. Kendimi nasil ayaga kaldiracagimi bilmiyordum. Zar zor banyodaki acil yardim dugmesine bastim. Kisa sure icinde saglik ekibi geldi. Oyle cirilciplak yerde yatan bir kadin. Cok utanc vericiydi. Bu olaydan sonra doktora gittim. Tabi ki stresten ve cok fazla dusunmekten oldugunu soyledi. Bir takim ilaclar verdi. Migren nobetlerim gittikce azaldi. Uzun zamandir gayet iyi hissediyordum. Onca olay gelip gecmisti ve ben migren nobeti gecirmemistim. Buyuk ihtimalle yasadigim onca seyden artta kalanlar vardi. Beni zayif dusurmek icin de guvendigim birinin yanimda olmasini beklediler. Yatagimda oyle aptal aptal otururken Erdem’in icerdeki nefesini duyabiliyorum. Migren nobeti gecse de o bu gece benim basimda nobet tutacak, biliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder