Engin’i hayatimdan cikarmak
istedikce daha da yakinlasiyoruz sanki. Bu durum beni korkutuyor. Erdem surekli
Engin’in ne kadar rezil bir adam oldugundan bahsediyor. Sebepleri ise benim
icin bir anlam ifade etmiyor. Ben onun icini biliyorum. Karisini aldatan rezil
bir adam olsa da… O boyle olsun istemezdi. Bunun vicdan azabini cektigini,
kendini kotu hissttigini biliyorum. Hepimizin yapmamiz gereken ama yaptigimiz
seyler vardir.
Mutfak alisverisi yaptiktan sonra
eve donuyorum elim kolum dolu. Markette baslayan bas agrim. Arabada artiyor.
Eve vardigimda posetleri kollarima geciriyorum. Sol kolum hissiz… Hic bir
sekilde kuvveti yok. Merdivenleri cikarken on basamak yuz basamak gibi geliyor.
Kapiya vuruyorum. Erdem soylene soylene kapiyi aciyor. Oylece yigilip kaliyorum
yere. Gozumu actigimda Erdem gozunu kirpmadan bana bakiyor. Yatagimin kenarina
ilisik oturuyor.
‘Hani gecmisti, ilaclar iyi
gelmisti abla?’
‘Buraya geldigimden beri ilk defa
oluyor, gercekten…’
‘Ya ben olmasaydim?’
‘Burdasin ama’
Kolum hala hissiz ve cok zayif. Kalkiyorum
ve dusa giriyorum. Kapiyi kitlemiyorum. Erdem kapinin onunde beni bekliyor. Gozumu
kapatmiyorum. Ilik bird us alip cikiyorum. Basimin agrisi geciyor yavas yavas
ama aptal gibiyim. Basima sert bir seyle vurulmus gibi sersem… Ben ustumu
giyerken Erdem bir seyler hazirlamaya koyuluyor. Mutfaga gidip ona yardim
etmeye basliyorum. Yasli teyzeler gibi yavas yavas yuruyor, hareket ediyorum.
Hizli bir sey yaparsam kirilcakmisim gibi hissediyorum. Bardak almak icin
dolaba uzaniyorum. Her iki elimle birer tane bardak aliyorum. Sol elim bardagin
agirligini kaldiramiyor ve bardak elimden kayip dusuyor. Aglamaya basliyorum.
Erdem omuzumdan tutup beni sandalyeye oturtuyor. Yeri temizliyor. Bir seyler
yiyoruz. Hic konusmuyoruz. Erdem o aksam icmiyor. Ben erkenden yatagima
gidiyorum. Erdem icerde butun sessizligiyle oturuyor.
Bu herkesin bildigi migren agrisi
aslinda. Sadece benim vucudum asiri tepkiler veriyor bu bas agrisina. Oylesine
siddetli agrilar yasiyorum ki midem bulaniyor, kusuyorum. Basim donuyor,
bayiliyorum. Ensemden sinirler cekiliyor, kolumu hissetmiyorum. Bir keresinde
tek basima otel odasindaydim. Bas agrima iyi gelecegini dusunerek dusa
girmistim. Bir anda basim dondu, dengemi kaybettim. Tutunmaya calisirken
kuvetten disari dogru kayip yere dustum. Kaburgalarim kuvetin kenarina denk
gelmisti bir kac saniye nefes alamadim. Basimi cok sert yere carpmistim. Gozum
karardi. Bayilmamistim ama aci cekiyordum. Kendimi nasil ayaga kaldiracagimi
bilmiyordum. Zar zor banyodaki acil yardim dugmesine bastim. Kisa sure icinde
saglik ekibi geldi. Oyle cirilciplak yerde yatan bir kadin. Cok utanc
vericiydi. Bu olaydan sonra doktora gittim. Tabi ki stresten ve cok fazla
dusunmekten oldugunu soyledi. Bir takim ilaclar verdi. Migren nobetlerim
gittikce azaldi. Uzun zamandir gayet iyi hissediyordum. Onca olay gelip
gecmisti ve ben migren nobeti gecirmemistim. Buyuk ihtimalle yasadigim onca
seyden artta kalanlar vardi. Beni zayif dusurmek icin de guvendigim birinin
yanimda olmasini beklediler. Yatagimda oyle aptal aptal otururken Erdem’in
icerdeki nefesini duyabiliyorum. Migren nobeti gecse de o bu gece benim basimda
nobet tutacak, biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder