5 Kasım 2014 Çarşamba

Gozum kapida

Donme fikri aklima dustu duseli burda kalmak icin bir sebep bulamiyorum. Insanin gozu bir kere kapiya bakmaya gorsun gitmek icin binbir turlu sebep bulur. Benim gozum cocuklugumdan beri kapiya bakar. Hep gitmek isterim ben. Giderim yine kapiya bakarim, donmek isterim. Tam bir medcezir… Su yasima kadar gittigim yer neresi olursa olsun beni tutamadi kendinde. Ya ben cok avare ruhluyum ya da gittigim yerler, seyler, insanlar yeterince guclu degil. Simdi evime bakiyorum.

Ne kadar da guzel… Yaklasik bir sene once geldigimde buz gibi bombos bir evdi. Ilmek ilmek isledim ben onu. Sanki bir omur burda yasayacakmisim gibi ozenle dekore ettim, emek verdim. Bir suru insanin kokusu sindi. Yasadiklarimin lekesi kaldi bu evde. Elimde olsa komple alip Turkiye’ye goturmek istiyorum. Salon penceresinin onunu kaplayan agactaki kuslari ozleyecegim. Mutfagimda yemek yapmayi bulasik yikarken kucuk pencereden disari bakmayi, hayaller kurmayi ozleyecegim. Mis gibi kokan huzur dolu yatak odami ozleyecegim. Butun gun kimseyle konusmadan pijamalarimla evde vakit gecirmeyi ozleyecegim. Markete gittigimde sadece kendi yemek istediklerimi alip onlari dolabima yerlestirmeyi ozleyecegim. Burdaki hayatimi cok ama cok ozleyecegim, biliyorum. Yine de gitmek istiyorum. Gozume su an bu detaylarin cok guzel gozukuyor olmasi donmeyecegim anlamina gelmiyor. Her ne zaman donersem doneyim ayni hissi yasayacagim. Daha fazla kalmak bunlari daha az ozlememe sebep olmayacak. Turkiye’de beni bekleyen bir isim, ailem ve arkadaslarim var. Biraz korkuyorum. Alisamamaktan, basaramamaktan korkuyorum. Korkunun ecele faydasi yok. Doneceksin Ender…

Buraya gelirken bir suru beklentiyle gelmistim. Cogu beklentimin karsilanmadi. Hic aklimda olmayan seyler yasadim. Yine de pisman degilim yasadiklarimdan. Boylesi olmasi gerekiyormus, boyle oldu. Iyi bir tecrube oldu benim icin. Daha once deneyimlemedigim seyler tecrube ettim. Insan hayallerine bir sekilde kavusuyor ama beklentileri hayat pek sevmiyor. Ne kadar fazla beklenti o kadar hayal kirikligi… Hayal kurarken fazla detaylara girmemek lazim sanirim. Tarif vermeye kalktiginda hayat sana ‘Hooop orda dur, haddini asma. Ben bilirim sana yapacagimi’ diyor.

Donmeme daha zaman olsa da surekli olarak nasil toparlanacagimi dusunuyorum. Esyalari valize nasil yerlestirecegimi dusunuyorum. Gidecegim gunku ruh halimi kestirmeye calisiyorum. Ucakta yanima kim oturur acaba diye dusunuyorum. Istanbul’a ilk indigim an nasil hissedecegimi dusunuyorum. Turkiye’de neler yapmak istedigimi dusunuyorum. Yeni araba almak istiyorum. Hangi arabayi alsam diye dusunuyorum. Isleri dusunuyorum. Yeni bir calisma stili gelistirmem gerekir diye dusunuyorum. Butun detaylariyla isi dusunuyorum. Ve tabi ki Engin’i… Enginle bulusacagima eminim. Madem baba olmuyor, hasret gidebilirim onla. Buraya gelirken Engin’le olan muhabbetimizin azalacagini dusunmustum ama oyle olmadi. O ne yapti, etti beni kalbinde, aklinda tuttu. Bende ona karsi koyamadim maalesef. Mesafeler degilmis insani uzak tutan bunu anladim burda. Yillarca Emre”nin uzagindaydim ama hep kalbimdeydi. Bir senedir elini uzatsa tutabilecek kadar yakindaydim ama sanki hic olmadigi kadar uzaktaymis gibi hissediyorum.


Onu hic affetmeyecegim. Simdi gozum kapida, burdan giderken sadece burden degil, ondan da gitmis olacagim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder