4 Kasım 2014 Salı

Olacak is degil !

Aradan bir hafta geciyor. Erdem yine gunluk rutininde takiliyor. Ne zaman geri donecek bilmiyorum ama keyfi burda iyi. Zamanin cogunu evde geciriyor. Aksamustu gibi yuruyuse cikiyor. Bir de is edinmis kendine. Yan apartmandaki yasli kadinin kopegini de aliyor yuruyse cikarken. Erdem boyledir. Garip insanlarla tanismaya bayilir. Boyle garip sorumluluklari almayi da sever. Cocukken arakadaslari top oynarken o bakkalin ciragina ciraklik yapiyordu. Bakkal ciragina siparisleri verirdi. Cirak da Erdem’e verirdi. Bizim ki siparis dagitirken cirak cocuk top oynardi. Kavgadan yakasi kurtulmazdi ama cete gibi dolasmayi hic sevmezdi. Bir arkadasi vardi. Onla yapardi butun hinzirliklari. Tam bir yalniz kovboy diyebiliriz onun icin. Tezimi teslim ediyorum en sonunda. Sunumum da gayet iyi geciyor. Fakulteden cikar cikmaz Pier39’daki deniz feneri restaurant da iki kisilik yer ayirtiyorum. Kardesimle kutlamak lazim bunu. Erdem’e mesaj atiyorum.
‘Ablam sen o rezervasyonu uc kisilik yap’ diye cevap geliyor.
‘Sebep?’
‘Enis geldi’
‘Enis kim?’
‘Engin’in kardesi. Yeni ortagim.’

Allahim sen bana akil, fikir ve sabir ver. Ne alaka simdi. Sanki komsu kapisi ipini koparan San Francisco’ya geliyor. Inanilmaz geriliyorum. Rezervasyonu uc kisilik yapiyorum. Aksamustu Erdem yuruyusten donuyor. Ben yavas yavas hazirlanmaya basliyorum. Erdem dusa giriyor. Saclarimi masaliyorum. Gecen hafta aldigim siyah mini elbisemi ve kirmizi ayakkabilarimi giyiyorum. Sade bir goz makjayi ve kirmizi ruj suruyorum. Internetten Joy Fm’i aciyorum. Keyfim yerine geliyor. Hazirlanirken bana eslik etmesi icin bir kadeh kirmizi sarap iciyorum. O da ruhumu susluyor. Erdem siyah takim elbise, acik mavi gomlek giyiyor. Kravatsiz her zamanki gibi… Saclarini guzelce taramis. Enis’in bizimle restaurant da bulusacagini soyluyor. Taksideyken Enis hakkinda daha detayli bilgi veriyor.

‘Istanbul Teknik’den mezun. Insaat Muhendisi… 29 yasinda. Nerdeyse ayni yastasiniz. Su godoman insaat firmalarindan birinde calismis bir sure. Simdi bir mimar arkadasiyla kendi ofislerini aciyorlar. Universitedeyken ogrenci degisim programiyla Berkeley’e gelmis. Buralarin yabancisi degil yani. Ne zamandir gelmek istiyormus. Bende israr edince kalkip geldi. Burda bir arkadasinda kaliyor. Sana soylemeyi unuttum ama biz iki gun sonra Vegas’a gitcez. Takilcaz azcik’

Hic bir sey soylemiyorum. Hafif tebessumlerle gecistiriyorum. Bu bulusma benim hic hosuma gitmiyor. Simdi bir suru Engin lafi gececek ben tepkilerimi kontrol etmeye calisacagim. Pier’den bir tekneye binip deniz fenerine geciyoruz. Iceriye giriyoruz. Erdem eliyle isaret edip yon veriyor. Arkasi donuk bir adam oturuyor. Yaklasiyoruz.
‘Vay birader! Hosgeldin’
‘Ooo… Hosbulduk. Merhaba, Enis ben’
‘ Merhaba, memnun oldum. Bende Ender’
‘Adinizi cok duydum. Bir turlu karsilasamadik. Buyrun, gecin’

Yerimizi aliyoruz. Enis tam olarak Engin’in genc versiyonu. Hani benim bedenime uygun olani. Korkutucu bir sekilde benziyorlar ama Enis daha karizmatik, daha goz alici… Ne kadar genc gozukurse gozuksun yillarin Engin’in yuzune yillarin golgesi vuruyor. Enis kendinden emin bir adam. Erdem ondan 4 yas kucuk olsa da iyi anlasiyorlar. Erdem kendinden buyuklerle daha iyi anlasir zaten, aradaki yas farki fazla degilse ne tipinden ne de davranisindan anlasilir kucuk oldugu. Benim delikanli olgun kardesi… Tam olarak arkadas olmuslar. Erdem her ne kadar enseye tokat lakayit bir dil ile konussada ona saygi duydugunu gosteriyor. Enis’de Erdem’in kendine guvenine, zekasina ve mutevaziligine saygi duyuyor. Yemekleri siparis ediyoruz. Erdem biraz kizarmis peynir istiyor sadece. Enis, somon baligi siparis ediyor. Ben izgara tavuk soyluyorum. Beyaz sarap ismarliyoruz. Enis goz ucuyla bana bakiyor.

‘Balik sevmiyor musun?’
‘Cok degil’
‘Aslinda bende cok sevmem ama nedense ismarladim iste. Bakalim nasil bir sey gelecek’
‘En iyisi peynir. Ne kadar cok yerseniz o kadar yavas sarhos olursunuz’
‘Erdem sarhos olmaya mi geldik biz buraya?’
‘E neden geldik? Iceriz dimi Enis?’
‘Iceriz, iceriz. Burasi baya guzelmis. Benim sansim olmamisti daha once. Bu arada tezi kutluyormussun. Tebrik ederim’
‘Tesekkurler… Sende burda olduguna gore sizing yeni ortakliginizi da kutlayabiliriz’
‘Haha… Evet, supriz bir proje oldu bizim icin de. Abim Engin’i tanirsin. Sizin tedarikcilerinizden. Bizim babalari tanistirmis. Nerden nereye iste…’
‘Evet biliyorum, Engin Bey ile bir kac kez davet de karsilastik’
‘Aslinda o da bu isin bir parcasi olmak istedi ama sonra bir suru problem oldu. Siz yabanci degilsiniz. Esi hamileydi, dusuk oldu. Ikisi de yikildilar haliyle. Kendi isine zor kosturuyor, yengeyle ilgilenmekten’
‘Aa… Gecmis olsun, uzuldum’

Dakika bir, gol bir… Engin baba olmuyor mu simdi? Ne zaman oldu ki bu? Cok uzuluyorum onun adina. Yaninda olup teselli etmek istiyorum. O simdi uzuntusunu belli edemiyordur kimseye. Aglamak istemistir ama yapamamistir. Sigarayi arttirmistir. Geceleri uykusundan uyanip balkona cikiyordur. Derin nefes alip veriyordur. Bana ihtiyaci vardir. Dugum dugumdur bogazi.

‘Ablaaa… Abla!’
‘Hi? Efendim?’
‘Iyi misin sen? Basin mi agriyor?’
‘Yoo… Iyiyim’
‘Daldin gittin, gozlerin yasardi falan. Korktum bende’

Butun gece Enis’e bakmaya utanarak geciyor. Arada sirada goz goze geliyoruz. Hemen kaciriyorum gozlerimi. Erdem tuvalet icin kalkinca bana bir suru soru soruyor hayatimla ilgili. En sonunda guzel olduguma dair iltifatta bulunuyor. Utaniyorum, cok utaniyorum. Erdem dondugunde hesabi odeyip kalkiyoruz. Erdem kahve icin israrla eve davet ediyor. O da kirmayip geliyor. Kahveler iciliyor. Ben oldukca sessiz bir sekilde takiliyorum. Erdem ustunu degistirmek icin iceriye giriyor. Enis evimi suzuyor. Kalkip raflardaki kitaplari karistiriyor. Pikapimin yanina gidip Marvin Gaye’in plagini yerlestiriyor. Erdem uzun surece icerde kalinca meraklanip iceriye gidiyorum. Yatagima sereserpe yatmis.  Tislaya tislaya uyuyakalmis benim sapsal kardesim.
‘Sizmis’
‘Hadi ya! Yorgundu herhalde’
‘Klasiktir. Yatak gorunce dayanamaz uyur’
‘Evin cok guzel, keyifli ve huzurlu… Ayni senin gibi…’
‘Tesekkur ederim’
Yaklasiyor. Alkolun etkisiyle gozleri beni daha iyi ve guzel buluyor olabilir. Evet, normal de geri cevrilmeyecek ve sans taninmasi gereken bir adam ama ben utancimdan yerin dibine giriyorum. Kollarimi tutuyor. Gozlerime bakiyor. Gozumu kaciriyorum. Kendimi geri cekiyorum. Hafifce tebessum ediyor. Hizli gittginin farkina variyor.
‘Kusura bakma. Ben artik gideyim. Biz Vegas’a gitmeden once tekrar gorusuruz umarim’


Olacak is degil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder